Adaletin Öznelliği ve N.Ç. Davası

Eskiden bir şey yazmak istediğimde yazacağım herşeyi düşünüp, planlayıp öyle yazmaya başlardım ama artık aklıma bir konu geldiğinde oturup hemen yazmaya başlayabiliyorum. Yazdıkça devamı geliyor. Yaza yaza yazma kabiliyetim gelişti galiba, ee bu blogu açtığımdan beri 35 yazı yazmışım:)) Ama yine de yazmak vakit alıyor, o yüzden de “bunun hakkında bir şeyler yazarım” dediğim konuları taslak olarak kaydedip boş vaktim olduğunda oturup yazıyorum. Bu şekilde not aldığım bi haber vardı:

Babasını öldürdü ceza almadı!

Cidden üzücü bi hikaye. Ben pek etkilenmem bu tarz haberlerden, insanlar olaya duygusal yaklaşıp üzülürler falan.. Bana pek o durumlar olmaz, en fazla yazık derim geçerim pek de umrumda olmaz. Ama bu sefer bu haberi okuduğumda o kızın yaşadıklarına üzüldüm harbiden. O kızın hayatını mahveden bu kadar aşağılık bir insanın bu dünyadan gitmiş olmasına ve kızın da tekrardan hayatını düzeltme şansına kavuşmasına sevindim.

Tabi bu yazıyı yazma amacım bu değil. Bu hikayenin ilginç bi özelliğine değinmek istiyorum. Kız babasını soğukkanlılıkla öldürüyor, herhangi bir cinnet durumu veya anlık kışkırtma mevzusu yok. Normal şartlar altında kızın cinayetten suçlu bulunup ceza alması gerekiyor. Tabi ki kızın alacağı ceza kanunlarda belirtilen minimumlarda olacak yaşadıklarından dolayı. Alt mahkemede de dava böyle sonuçlanıyor. Tam bir “evet haklısın ama malesef kurallar böyle” durumu. Alt mahkeme de kuralları uyguluyor, verilebilecek en düşük cezayı veriyor ama yine de ceza veriyor. Ama yargıtay bu cezayı kaldırıyor.

Adaletin öznelliği demiştik değil mi? Ceza avukatlarının bir davayla ilgili merak ettikleri ilk şeylerden biri davaya hangi hakimin bakacağıdır. Çünkü hakimden hakime çok fark vardır; kimisi mesela genç sanıklara daha az ceza verme eğilimindedir, kimisi de acayip katıdır kimsenin gözünün yaşına bakmaz. İşte avukatlar bunların hepsini bilirler, her hakimi tanırlar. Avukatların hep aynı şehir bazlı çalışmalarının sebeplerinden biri de budur işte. Her neyse demek istediğim şey şu: her ne kadar kanunlar yazılı olsa da uygulayanlar insan oldukları için adalet hiçbir zamana nesnel değildir. Bu öznellik bu hikayede olduğu gibi güzel yönde işleyebildiği gibi yüzlerce başka davada olduğu gibi kötü yönde de işleyebilir. Basit, parası olan kendini daha iyi savunacak avukatı tutabilir veya hakimin gözünde, sahip olduğu nüfuzundan dolayı ceza verilmesi daha zor olabilir. Fakir olan da çoğunlukla kaderine boyun eğer, belki de işlemediği bi suçtan dolayı hapse girer. Bunların filmlerde olduğunu sanmayın. Evet içerdeki herkese sorsanız masumum der ama içlerinde gerçekten de suçsuz yere senelerce yatanlar da vardır, hayatın acı yüzü.

Yargıtay bu hikayemizde pek de rastlanılmayan, sanki bu dava için uydurulmuş bir gerekçeyle cezayı kaldırıyor ve biz “kamu vicdanını” rahatlatacak bir karara imza atıyor. Aferin sana yargıtay! Ama durun bi saniye ya, aynı yargıtay bu aralar baya tartışılan bir karara daha imza attı: meşhur N.Ç. davası. N.Ç. 13 yaşındayken satıldığı 26 kişinin tecavüzüne uğruyor. Davanın ardından mahkemenin verdiği karar büyük tepki topladı, yerel mahkeme N.Ç.’nin babası yaşındaki kişilerle kendi rızasıyla birlikte olduğu söyledi. Allah aşkına 13 yaşında mı kendi rızasıyla!! Neyse oraya girmeyelim şimdi. Sonra dava yargıtaya taşındı ve yargıtay da yerel mahkemenin görüşüne katıldı, cezaların alt sınırdan verilmesine onay verdi. Böylece sanıklar 10 yıl cezadan falan kurtulmuş oldular. Sonuç olarak tabiri caizse yer yerinden oynadı ülkede, Cumhurbaşkanı bile bu kararlarla alakalı rahatsızlığını dile getirdi. Tabi bu kararı verenlere sordular. Haberden bi paragrafı alıntılayım, yargıtay 14. daire başkanı abimiz verdikleri kararı şöyle savunuyor:

…Şimdi kemik grafilerine göre 14 yaşında, 15 yaşına da çok az var. Dolayısıyla mahkeme de diyor ki, 15 yaşını bitirseydi suç vasfı değişecekti. O yüzden asgari hadden cezayı kurmuş. Biz de bunu yerinde bulup onadık.

Tam bir eline yüzüne bulaştırma durumu. Bitirseydi, değişecektilerle adalet sistemimiz karar veriyor, ne güzel değil mi?

Neyse ben bu yazıyı bu kararları verenlere öfke kusmak için yazmadım. Bahsetmek istediğim şey adaletin ne kadar öznel bir şey olduğuydu. N.Ç. davasında peki bundan sonra ne olacak? Tahmin etmesi güç değil, dava bu kadar kamuoyunda tepki gördükten sonra verilen kararlar bozulacak ve sanıklar hakkettikleri olan daha fazla cezaları alacaklar. Ama asıl trajik olan ne biliyor musunuz? Ya hiç bu dava bu kadar medyaya yansımasaydı? Ya hiç duyulmasaydı? Bu 26 insan (!) asgari cezalarla paçayı kurtaracaklar mıydı? Malesef evet…

6 ay sonradan gelen ömer: sanırım malesef bu insanların cezaları değişmedi.. asıl trajik olan da bu olmuş oldu galiba



login