21. Yüzyılla Gelen Yeni Görgü Kuralları

Yaşamımız, teknolojinin ona yaptığı katkılarla her geçen gün süratle değişime uğruyor. Yaşamın her parçası insan tarihinde görülmemiş bir hızla farklılaşıyor: Evler, elektronik eşyalar, enerji kaynakları, savaşlar, kanunlar, sporlar, diller, dinler… Hepsi değişiyor, hepsi değişiklikler karşısında “güncelleniyor”.

Her alanda gerçekleşen değişiklikler karşısında insan etkileşimlerinin araçları ve şekilleri de değişiyor. İşte bu yüzden görgü kurallarının da zamanla güncellenmesi gerekiyor. Zaten tarih boyunca süregelmiş olan da bu.

Hepimizin bildiği ve uyguladığı bir görgü kuralıyla durumu örneklendirelim. İnsanları gecenin dördünde aramayız. Herkesin kabul ettiği, oturmuş bir kural bu. Peki 150 yıl önce herhangi birisi böyle bir görgü kuralını hayal edebilir miydi? Telefon icat oldu, insanlar birbirlerini aramaya başladılar. Sonra ne oldu? Birileri gecenin köründe birilerini aramaya başladı ve yavaş yavaş “insanlar absürt saatlerde aranmaz” görgü kuralı ortaya çıkıp yayılmaya başladı.

İşte aynı bu örnekte olduğu gibi ilerleyen yıllarda da, şekil değiştiren hayatımızla ilgili olarak yeni görgü kuralları ortaya çıkacak. Bazıları telefon örneğinde olduğu gibi kesinlikle yapılmaması gerekenler olarak sınıflandırılırken, bazıları da hoş karşılanmayan hareketler olarak görülecekler. Bu konuda aklıma gelen 21. yüzyılın muhtemel yeni görgü kuralları önerilerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Birisi sizinle konuşurken onun suratına bakmak

Bu kural zaten hayatımızın içerisinde yer alan bir kural iken akıllı telefonların yaygınlaşmasıyla birlikte insanlar bu kuralı sebebi bilinmez bir şekilde unutmaya başladılar. Evet, birisi karşınızda size ciddi bir şeyler anlatıyorsa elinizde telefon varsa da o kişinin yüzüne bakmalısınız. Eğer gerçekten önemli bir şey yapıyorsanız karşınızdakinden ufak bir el hareketi veya iki kelimeyle müsaade isteyerek işinizi hızlıca bitirip ardından kafanızı kaldırarak konuşmaya dönebilirsiniz.  Ya da telefonunuzda o anki konuşmanızla ilgili olacak bir şeye bakıyorsanız bunu karşınızdakine bildirebilirsiniz: “Aaa o bahsettiğin karikatürü geçen instagramda görmüştüm. Bir saniye, bulayım hemen.”

Sosyal medya gevezeliği

Her ne kadar sosyal medyalar kitlelerin buluşup etkileşim içerisine girdiği yerler olsa da temeline inilip bakıldığında barındırdıkları ögelerin çok büyük kısmının bireysel yapılan paylaşımlar olduğu görülür. Tweetler, facebook paylaşımları, instagram hikayeleri, snapler… Büyük oranda bunlar sizin şahsi telefonunuzdan veya bilgisayarınızdan yaptığınız bireysel davranışlardır. Siz paylaşım yaparken karşınızda sadece birisi veya birileri yoktur, herkes vardır. Hal böyle olunca maalesef insanlar bazı mecraları kullanırken aşırıya kaçmaya başladılar. Mesela bir uzun yola çıkıp aynı araba içerisinde arka planda müzik çalan 5 tane instagram hikayesini üst üste paylaşan kişiler. Mesela maç izlerken “hadi oğlum aynen böyle!!!” “hadi bir tane daha, yaparsınız” “gooooolllll!!!” diye facebook bildirimleri paylaşan kişiler. Bu tip sık sosyal medya paylaşımlarını yaparken karşımızda onları okuyan, izleyen birileri olduğu gerçeğini göz ardı etmemek gerekiyor.

Size gösterilen resimlere başkasının telefonda bakmak

Bu noktada genelde akıllı telefonların bütün resimleri sırayla göstermesinin kurbanı oluyoruz. Birisi size telefonundaki bir resmi açıp verdiğinde size söylenmeden sağa veya sola giderek başka resimlere geçmemelisiniz. “Sağa doğru resimler devam ediyor” gibi size belirtildiği takdirde diğer resimlere geçmelisiniz. Sebebi gayet açık: o kişi bir veya birkaç resmi göstermek için size telefonunu verdi, içerisindeki diğer resimlere bakın diye değil.

Günümüzün hızlı ve sürekli resim çekilen dünyasında maalesef her resim grubu için farklı albümler oluşturmak çok zor. Belki ileride telefon üreticileri bu konuda bir şeyler yapıp telefonların bazı durumlarda kendiliğinden albümler oluşturmasını sağlayabilir.

Misafirlikte Wi-Fi

Sanırım bu konu da yavaş yavaş insanları rahatsız etmeye başladı. Durum şöyle gerçekleşiyor. Evinize misafir geliyor. Kapıda karşılıyorsunuz, içeriye oturmaya geçer geçmez sorusu “wifi’ın şifresi neydi?” O anda ev sahibinin aklına şu sorunun gelmesi gayet normal: “Sen bana misafirliğe mi geldin yoksa internette gezmeye mi?” Kimse kimseden evindeki interneti, kotasını vesairesini esirgemez ama oturup sohbet etmek için geldiğini düşündüğünüz kişi neden beşinci dakikadan internet bağlantısına ihtiyaç duysun ki?

Şu anlaşılabilir bir durum tabii ki; muhabbet ederken aklınıza bir video gelir ve ev sahibine “dur bak bununla ilgili bir video vardı, göstereyim. Kablosuz internetin şifresi neydi?” diye sorarsınız. O noktada kablosuz interneti kullanmanızın makul bir sebebi vardır. Ama maalesef birinin evine girer girmez şifre sormak birazcık görgüsüzlüktür.

Tanımadığınız insanların resmini çekmek

Resim çekmek artık insanların ilginç bir şey görür görmez geliştirdikleri bir refleks haline geldi. Ve maalesef toplum içerisindeyken ilginç olan her şeyin kadrajda başka bir bireyin barınıp barınmadığından bağımsız olarak özgürce resmedilebileceğini düşünüyor insanlar. Mesela sıra dışı saçlı birisini görüyorlar, hemen telefonu çıkartıp resmini çekiyorlar. O kişinin resmedilmek isteyip istemediği genelde umurlarında olmuyor.

Buna insanlar zaten günümüzde de bazen tepki gösteriyorlar ama zaman içerisinde çok daha fazla insanın bu tip durumlara tepki göstereceğini ve neticesinde de artık yavaş yavaş izinsiz resim çekmenin bir ayıp olarak görülmeye başlayacağını düşünüyorum.

Birisinin resmini izinsiz paylaşmak

Ve son olarak geldik birçoğumuzun hayatında az çok tecrübe ettiği bir duruma. Mevzu basit: bir arkadaşınız, bir tanıdığınız telefonuyla sizin de içerisinde bulunduğunuz bir resim çeker. Ardından size sormadan bir bakarsınız ki facebook’a yüklemiş ve altına beğeniler, yorumlar gelmeye başlamış. Belki siz o resmi beğenmediniz. Ya da herhangi bir sebepten dolayı resminizin sosyal medyalara yüklenmesini istemiyordunuz. Ama resmi çeken kişi size bunu sormadığı için artık o resim online olmuştur bile.

Bu konuda biraz empati yapmak gerekiyor. Tamam, bu resmi paylaşmak istiyorum ama acaba içindeki kişi için bir sorun mudur diye düşünüp, “şunu facebook’a koyuyorum tamam mı?” diye sorduktan sonra paylaşmak çok zor değil.



login